İnsan; Hak, Hukuk ve Adalet

remzi.oto@yahoo.com

İnsan; Hak, Hukuk ve Adalet

Allah(CC) dünyayı yarattığından bu yana demeyelim, ancak insanın yaratılışından bu yana her şeyin temel odağında - yazılı kaynaklar ve kutsal kitapların tümünde - insanın olduğunu görürüz. Mesela, bazı yazılı kaynaklara göre, yönetimi altındaki insanlara karşı, ilk insan haklarına saygının yazılı kaynağı olarak Londra müzesinde sergilenen Kilden yapılmış tablet, KirosSindiri’dir. KirosSindiri yaklaşık 4500 yıl önce Babil Kralı Kiros tarafından yazılan ve halkına bazı haklar ve imtiyazlar veren bir ferman olarak kabul edilmektedir.

Allah(CC) Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerin tamamında insanlara hitap etmektedir. “Allah(cc) ezelde, göklere, yere ve dağlara şuur verdiğini, emaneti almayı onlara teklif ettiğini, onların bundan çekinerek yüklenmek istemediklerini, sonra insana teklif ettiğini, insanın ise tabiatı itibariyle bilgisiz ve neyi nereye koyacağı konusunda genellikle başarısız olduğu için, başka bir deyişle dağlar, taşlar kadar bile düşünmediği, bilemediği için emaneti yüklendiğini,..”, “ …insan bir yandan bu emaneti yüklenecek kabiliyet ve yetenektedir, ama öte yandan neyi yüklendiğinin farkında değildir, onu hakkıyla taşımakta başarılı olamamaktadır. Yani insan şuursuz ve cahil olmamalı, kimliğinin, kabiliyetinin ve yüklendiği emanetin farkında olmalıdır; bu konudaki bilgisizlik büyük bir CEHALETTİR. Taşıdığı emanetin hakkını yerine getirmeye de gayret etmelidir, onun hakkını yerine getirmemek büyük bir ZULÜMDÜR.” (Azab Suresi-72; Diyanet Kur-an-ı Kerim Tefsiri).

Hz. Muhammed(SAV) Peygamberlik görevini ifa ettiği 23 yıl boyunca her daim Hak, Hukuk ve Adaletin tesisi için çalışmıştır. Çünkü, Hakkın çoğulu Hukuktur ve Kur’an-ı Kerim’de 300’e yakın yerde geçtiği, açıklanmaktadır. Peygamberimiz(SAV) Hak üzerine gönderilen son peygamberdir. Allah(CC), hakkın, hukukun ve adaletin gerçekleştirilmesini insanlara emreder. Her türlü hak ihlalleri, Hak olan Allah(CC) gayretine dokunur ve yasaklanmıştır.

Adalet her zaman herkese lazımdır. “Devletin ve düzenin esası adalettir.” Hz.Ömer(RA). Adalet; hakka, hukuka ve adalete uygun hakkın adilane bir şekilde tesis edilmesidir. Bunu kimler yapacak? Her ne şekilde olursa olsun bir hak ihlali iddiası veya verilen görevi neticesinde adaleti tesis edecek kişi veya adalet makamlarıdır. Bunu hakkıyla tesis edebiliyorsak, adaletliyiz ve adilizdir. Aksine karşılığı, Tefsirdeki ifadelerdir.

Bütün bunların günümüzde toplumdaki karşılığı nedir? Bunun cevabını 2019 yılında ORC kamuoyu araştırma şirketi tarafından yapılmış bir anketi vererek, en güzel cevabı vermiş olacağız. ORC şirketi, 9-12 Kasım 2019 tarihleri arasında 42 İl’de, toplamda 4 bin 156 kişi ile yüz yüze anket yapıyor. Ankete katılanlara; Yargıya (Adalete) güveniyor musunuz? Sorusu yöneltiliyor. Cevap; Yüzde 11,7’si güveniyorum. Yüzde 68'i hiç güvenmiyorum. Yüzde 20,3’ü kısmen güveniyorum. Yani her 100 kişiden 88,3’ü tümüyle veya kısmen yargıya güvenmiyor. Bu vahim durum ile ilgili yorumu siz okuyuculara bırakıyorum.

Bir hadiste, “Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü, onun duasıyla Allah(CC) arasında perde yoktur.” (Buhari, Müslim). Allah(CC) kul hakkıyla karşısına çıkılmasını istememekte, çünkü kul hakkı yiyenleri affetmemektedir. Makam ve mevki geçicidir, ancak kul hakkı ebedidir ve Allah(CC) katında hiçbir zaman kaybolmaz. Bu nedenle, bulunduğu makam ve mevkii kullananlar; Hakka, Hukuka ve Adalete uygun karar vermeyerek kul hakkı yiyen zalimler ve onların işbirlikçileri için Yaşasın Cehennem, diyorum.

Selam ve dua ile..