• HABERLER
  • TATVAN
  • Mısır hapishanelerindeki insanlar için Bitlis’te basın açıklaması yapıldı
  • 10-12-2019 12:50

Mısır hapishanelerindeki insanlar için Bitlis’te basın açıklaması yapıldı

Bitlis’teki sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri Mısır hapishanelerindeki insanların sesi olmak amacıyla Bitlis’in Tatvan ilçesinde ortak basın açıklaması yaptılar ve Mısır cezaevlerindeki insanlara mektup gönderdiler.

Mısır hapishanelerindeki insanlar için Bitlis’te basın açıklaması yapıldı

Mısır hapishanelerindeki insanlar için Bitlis’te basın açıklaması yapıldı

Bitlis’teki sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri Mısır hapishanelerindeki insanların sesi olmak amacıyla Bitlis’in Tatvan ilçesinde ortak basın açıklaması yaptılar ve Mısır cezaevlerindeki insanlara mektup gönderdiler.

Çarşı merkezindeki PTT Tatvan Şubesi önünde, ellerinde mektuplarla bir araya gelen STK temsilcileri, Mısır’daki cezaevlerinde bulunan insanlara destek olmak amacıyla ortak basın açıklaması yaptı.

Basın açıklaması metnini, Bitlis’teki 42 STK bileşeni olan Bitlis Medeniyet Platformu dönem sözcüsü Cengiz Şahin okudu.

Cengiz Şahin, Dünyanın birçok ülkesinde, insanların hapishanelerde işkence gördüğünü, kadın ve çocukların en zor günleri yaşadığını söyleyerek, Bitlis’teki STK’lar olarak “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” dolayısıyla basın açıklaması yapmak ve Mısır zindanlarındaki insanlara mektup göndermek amacıyla bir araya geldiklerini belirtti.

Cengiz Şahin, “Temel hakları güvence altına almak üzere İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilan edilişi üzerinden 71 yıl geçti. Batının yol açtığı dünya savaşlarında milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesinden sonra 2. Dünya Savaşı ardından ilan edilen bildirgeyle, yaşam hakkı, eşitlik ilkesi, masumiyet karinesi ve daha birçok temel hak sıralanarak, bunların her koşulda dokunulmazlığı kabul edilmişti. Aradan geçen zamana rağmen, bugünkü küresel tablo göstermektedir ki, ihlallerin önlenmesi konusunda insanlık hala geçer not alamamıştır. Aksine, bugün uluslararası siyaset insan haklarını ve değerlerini bir kez daha yitirmiş görünmektedir. Üstelik temel haklar konusunda tüm insanlar eşit olduğu halde, birilerinin hayatı hala diğerlerinden daha değerli görülmektedir” dedi.

Cengiz Şahin, açıklamalarına şöyle devam etti;

“Kendini tüm insani değerlerin merkezi olarak gören Batı, bugün yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtlığı ve nefret suçları girdabına girmişken, dünyanın diğer ülkelerde sivillere yönelik her türlü ihlal ‘güvenlik perdesi’ altında meşrulaştırılmaktadır. Bu ülkelerin başını yine Doğu Türkistan, Mısır, Suriye ve Filistin çekmiştir. 1949 yılından bu yana Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, her yıl sistematik olarak insan haklarının ayaklar altına alındığı bir hapishaneye dönüştürülmektedir. 5 Temmuz 2009 tarihinde gerçekleşen Urumçi katliamından bu yana her yıl daha da kötüleşen yaşam koşulları, etnik ve dini bir soykırıma dönüşmüştür. Ölüm, hapis, işkence ve zorla alıkoyma uygulamaları dünyadan gelen tüm tepkilere rağmen devam etmektedir. Kesin rakamlar tam olarak tespit edilemese de insan hakları kuruluşların tahminlerine göre son 10 yılda öldürülen Uygur sayısı 10 bini aşmış durumdadır. Bölgede halen bir milyondan fazla Uygur ‘eğitim kampı’ adı altında kurulan toplama kamplarında tutulmakta, burada insanların inançlarına aykırı dahi olsa zorla ideolojik eğitimler verilmekte ve potansiyel tehdit olarak görülenler cezalandırılmaktadır. Son birkaç yıldır yapılan bir uygulama ile Uygurların evlerine yönelik zorunlu ziyaretler, gerekçesiz baskınlar ve Uygur - Çinli zorunlu akraba olma uygulamaları insanları ürkütmektedir. Toplama kamplarına alınmış olan aile bireyleri yerine Çinli insanlar yerleştirilmesi, Uygur toplumunun değerlerini tehdit eden bur uygulamaya dönüşmüş durumdadır. Çok sayıda Uygur Aydını ve Kanaat Önderi haksız yere tutuklu bulunuyor. Bunların bir bölümü ya hapiste iken ya da bırakıldıktan hemen sonra hayatını kaybetmiştir. Sadece insanların yaşamına değil, kültürlerine yönelik ihlaller de dikkat çekmektedir. Birçoğu Uygur kültürünü ve dini eserlerini ihtiva eden 730 çeşit kitap ya yasaklanmış ya da yok edilmiştir. 100’den fazla web sitesi kapatılmış ve yöneticileri tutuklanmıştır. Çin’deki zulmü aratmayan ihlallerin bir diğer adresi Mısır’daki Sisi diktatörlüğüdür. 2013 yılındaki darbenin ilk zamanlarındaki katliamlar zamanla azalsa da, siyasi muhaliflere yönelik kaçırma, gizli alıkonma, işkence ve infaz gibi en ağır insan hakları ihlalleri sistematik olarak devam etmektedir. Mısır rejimi cezaevlerinde çoğu İhvanüyesi siyasi gruplardan tutuklu insan sayısının 40 binin üzerinde olduğu bilinmektedir. Yüzlerce kişiye idam cezası verilmiş ve maalesef bu idamların bir kısmı ailelere bile haber vermeden infaz edilmiştir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ise 7 yıllık işkence ve kötü muameleye daha fazla dayanamayarak bu yıl Mahkemede duruşma esnasında hayatını kaybetmiştir. Öte yandan, sınırımızın hemen karşı tarafında Suriye’de 2019 yılı aynı oranda kasvetli geçmiştir. Son bir yılda başta İdlip olmak üzere, değişik sivil yerleşim bölgelerine yönelik rejim saldırılarında en az 3 bini aşkın sivil hayatını kaybetmiştir. 2011 yılından bu yana çatışmalarda veya hapishanelerde bir şekilde öldürülen sivillerin sayısı yarım milyonu aşmıştır. Sivillere yönelik tehditler nedeniyle Suriye içinde 6 milyon sivil yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalırken, 5 milyona yakın kişi ülke dışında mülteci konumuna düşürülmüştür. Halen 80 binden fazla insan kayıp olarak kayıtlara geçmiştir. Ülkede gizli ya da resmi onlarca hapishanede kaç kişinin tutulduğu tam olarak bilinmese de, tahminler 200 bine yakın olduğunu göstermektedir. Bu tutuklular içinde en az 7 ile 10 bin arasında kadın olduğu tahmin edilmektedir. Tutuklu kadınların neredeyse tamamı, bir şekilde işkence, kötü muamele veya istismara maruz kalmıştır. Sürekli gözaltı ve salıvermeler nedeniyle sayı verilemese de, uluslararası kuruluşlara göre Suriye’de şu ana kadar 10 bine yakın kadın tecavüze uğramış ve bu tecavüzler sonucu da sayısı tahmin edilemeyen istenmeyen gebelik ve doğum vakası meydana gelmiştir. İşgal altındaki Filistin’de 2019 yılı, onlarca insanın hayatını kaybettiği Gazze saldırıları ve Kudüs’teki yıkımlarla dikkat çekerken, Yemen, Irak ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde 2019 yılı insan haklarının neredeyse rafa kaldırıldığı dönem oldu. İnsan Hakları Günü’nde dünyanın insan hakları karnesine bakıldığında özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerin insan eliyle üretilmiş felaketler azalmamış, aksine artmıştır. Bu gidişatı değiştirip karamsar tablodan kurtulmanın yolu, adil bir küresel düzen kurmaktan geçmektedir. Bunun için tüm mazlumların ortaklaştığı sivil dayanışma zamanı gelmiştir.”

STK temsilcileri basın açıklamasından sonra, PTT Tatvan Şubesi’ne giderek Mısır’daki hapishanelerde olan insanlara mektup gönderdiler.

Haber Videosu




HABERE AİT RESİMLER

Etiketler: BitlisBülten
HABERE YORUM YAZIN
Habere Ait Yorum Bulunmamaktadır....

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Servet Reklam İletişim